Roma şehri, Remus ve Romulus kardeşler tarafından, M.Ö. 21 Nisan 753 tarihinde kurulmuştur. Şehrin kuruluş efsanesi, mitolojik bir hikayeye dayanır.
Hikayeye göre, Tanrıça Afrodit ile Kral Ankhises'in oğlu, Truva prensi Hektor'un kuzeni ve bir Truva kahramanı olan Aeneas, şehir düştükten sonra, şehirden kaçıp yeni bir yurt arayan Truva halkına önderlik eder. Truvalılar önce İda dağına, buradan da bir gemi ile denize açılıp Kartaca'ya giderler. Burada bir süre Kartaca kraliçesi Dido'ya misafir olur, sonra tekrar yola çıkarak İtalya'ya varırlar ve burada, Tiber nehri kıyılarında kolonilerini kurarlar. Aeneas yörenin kralı Latinus ile dost olur ancak yöredeki bir diğer koloni olan Yunan kolonisinin komutanı Turnus ile dövüşmek zorunda kalır ve onu öldürür. Latinus'un kızı Lavinia ile evlenir ve kolonisini kurduğu bölgeye Lavinium adını verir ki bu şehir daha sonra Albalonga adını alacaktır.
Aeneas'ın soyu oğlu Iulus ve onun da oğlu Numitor ile devam eder. Numitor'un krallığı sırasında, tahta göz diken kardeşi Amulius, Numitor'u devirir ve tahta geçer. Numitor'un kızı Rhea Silvia'ya da hiç bir zaman evlenmeyeceğine dair yemin ettirir. Evlenirse doğacak çocukların tahtta hak iddia edeceğinden endişelenmektedir ancak savaş tanrısı Mars, Rhea Silvia'ya aşık olmuştur bile. Nitekim, Rhea Silvia'nın Mars'tan ikiz bebekleri olur.
Dişi kurt tarafından beslenen Remus ve | Romulus |
Amulius, zorla ele geçirdiği tahtın zorla elden gideceği korkusu ile bebekleri bir sandığın içinde Tiber Irmağı'na attırır. Mars oğullarına sahip çıkar ve onları bir dişi kurt ile bir ağaçkakanın bulmasını sağlar. Bir süre onları bulan dişi kurtun sütüyle ve ağaçkakanın onlara taşıdığı yiyeceklerle beslenen ikizleri, daha sonra kralın çobanlarından Faustulus bulur. Remus ve Romulus adını verdikleri ikizleri, karısı ile beraber, kendi çocukları gibi yetiştirirler. İkizler büyüyüp güçlü birer delikanlı olduklarında serüvenci bir çoban çetesinin başına geçer ve bir nevi eşkiyalığa başlarlar. İkizlerden Remus bir gün yakalanır ve cezalandırılmak üzere kralın huzuruna çıkarılır. Hal ve tavrından, delikanlının sıradan bir çoban olmadığını anlayan kral, onu sorguya çeker ve kısa sürede kim olduğunu anlar. Ailelerinin hikayesini ve kim olduklarını öğrenen Remus ve Romulus, kral Amulius'a başkaldırırlar ve tahtı geri alarak hükümdarlığı dedeleri Nutimor'a iade ederler. Ancak o şehirde fazla yaşayamayacaklarını da anlarlar ve kendilerine yeni bir şehir kurmak için yola çıkarlar.
Kendilerine yurt arayan Remus ve Romulus, kent kurmak için dişi kurdun onları emzirip büyüttüğü yeri seçerler. Efsaneye göre Romulus, Palatium Tepesi'nin çevresine bir duvar örmeye başlar. Ancak Remus, kardeşinin yaptığı duvarın çok alçak olduğunu ileri sürerek onunla alay eder ve duvarın üstünden atlamaya başlar. Öfkesine yenik düşen Romulus kardeşini öldürür. Bir başka efsaneye göre ise iki kardeş, şehri kimin yöneteceği konusunda tartışmaya girerler ve kehanetlere danışmaya karar verirler. İkisi de birer tepeye çıkar ve gelecek kehaneti beklemeye başlar. İlk kehanet Remus'a gelir: 6 tane akbaba görür. İkinci kehanette Romulus ise 12 tane akbaba görür. Remus ilk kehaneti kendisinin gördüğünü söyler ve başa geçmek ister. Romulus ise kendisinin daha çok akbaba gördüğünü söyleyerek itiraz eder. Çıkan kavgada Romulus kendisine hakim olamaz ve Remus'u öldürür.
Neticede Remus ölmüştür.
Neticede Remus ölmüştür.
Romulus başa geçer ve kente Roma adını verir. Kendisine sığınan kanun kaçaklarını şehre yerleştirmeye başlar. Ne var ki şehirde hiç kadın yoktur. Romulus bir İtalyan kabilesi olan Sabinler'in kadınlarını kaçırmaya karar verir. Bir şenlik düzenleyerek Sabinler'i de çağırır. Erkekler eğlenceye dalınca Romulus'un adamları Sabinli kadınları kaçırır. Öfkeden deliye dönen Sabinli erkekler, kralları Titus Tatius önderliğinde Romulus'a savaş açar, ancak Roma'lı eşlerinden hoşlanan Sabin'li kadınlar araya girerler ve barış sağlanır. Roma ve Sabin halkını Titus Tatius ölünceye kadar iki kral birlikte yönetir.
M.Ö. 260'lara ait, Remus ve Romulus temalı gümüş | drahmi |
Titus Tatius'un ölümünün ardından yaşamının geri kalanında tek başına hüküm süren ve hem savaşta hemde barışta iyi bir önder olduğunu kanıtlayan Romulus, bir gün, çıkan şiddetli bir fırtına sırasında kaybolur. Romalılar onun tanrıya dönüşerek gökyüzüne çıktığına inanırlar ve ona Quirinus adıyla taparlar.
Bu efsane, M.Ö. VI. yy'da ortaya çıkmış ve İtalyan mitolojisine Etrüskler aracılığı ile geçmiştir. Efsanenin içindeki dişi kurt motifi, Türklerin Türeyiş destanındaki motiflerle birebir aynıdır.
Her güne bir cümle:
Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez.
La Fontaine
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder