24 Nisan 2012 Salı

Yavuz Sultan Selim'in Tahta Çıkışı

10 Ekim 1470'te doğan, 24 Nisan 1512'de tahta çıkan Yavuz Sultan Selim, Fatih Sultan Mehmet'in torunu, Bayezid-i Veli'nin oğlu, Osmanlı hünkarı ve 74. İslam halifesidir.

Tahta, babası Bayezid-i Veli'ye darbe yaparak çıkmıştır.

Yavuz Sultan Selim
Yavuz Sultan Selim, Bayezid'in sekiz oğlundan 4.'dür.Kardeşlerden Ahmet, Korkut ve Selim dışındakiler, henüz babalarının sağlığında vefat etmiştir. Selim Trabzon, Korkut Saruhan, Ahmet ise Amasya sancaklarında sancakbeyi idiler. Bu üç kardeşte tahta çıkmayı istiyordu. Evlatlarının ölümü ve kötü giden devlet yönetimi nedeniyle Bayezid-i Veli ise tahttan çekilmeyi düşünüyordu. Hem Bayezid'in, hemde yönetici kadrosundakilerin arzusu, Bayezid'den sonra şehzade Ahmet'in tahta çıkmasıydı. Selim ise Trabzon sancakbeyliği sırasında hem yeniçerinin ve Türkmenler'in desteğini arkasına almayı başarmış, hem de kızı Ayşe Hatun ile evlendiği Kırım Hanı Mengli Giray Han'dan politik ve askeri destek sağlamıştı. Tahtı kimseye bırakmaya niyeti yoktu. Zaten şehzade Korkut'un henüz bir erkek evladı olmadığı için kimse onu tahta layık görmüyordu. Yani tek rakip, şehzade Ahmet'ti.

Bayezid'in tahttan çekilme hazırlığı yaptığını haber alan şehzade Selim, ağabeyleri Ahmet ve hiç kimse onu dikkate almasa da tahttaki hakkı için mücadele etmeye niyetli olan Korkut gibi, hazırlık yapmaya girişti. Bu arada sancaklar arasında yoğun bir trafik vardı.

Vefat eden şehzadelerden Mahmut'un henüz çok küçük olan oğlu Emirhan dışında bütün şehzadeler ve şehzade çocukları sancaklardaydı. Şehzade Selim Trabzon'da, Selim'in tek oğlu Süleyman Karahisar'da sancakbeyi idi; şehzade Ahmet Amasya illerinde, oğlu Bolu'da, Şehzade Korkut ise Saruhan'da sancakbeyliği görevinde idiler. Karaman valisi şehzade Şemenşah'ın ölümü üzerine Beyşehir'de bulunan oğlu Mehmet Konya'ya, şehzade Alemşah'ın oğlu Osman Çankırı'ya, şehzade Mahmut'un oğullarından Orhan Kastamonu'ya, diğer oğlu Musa ise Sinop'a tayin edilmişti.

Şehzade Süleyman
Hünkarın tahtı bırakma düşüncesi şehzadelere ulaşınca, sancaklar arasında bir satranç oyunu da başlamış oldu. Şehzade Selim, Karahisar sancağı şehzade Ahmet'in sancağına yakın olduğu için oğlunun oradaki görevine itiraz etti. Bunun üzerine Süleyman Bolu'ya atandı ancak bu kez de şehzade Ahmet, taht yolu ile arasındaki bir sancakta Selim'in oğlunun bulunmasını istemediğinden duruma itiraz etti ve bu itirazı kabul edildi. Bu duruma da şehzade Selim, oğlunun kendi sancağına uzak atandığını söyleyerek itiraz etti ve ısrarla Süleyman'ın Kefe'ye atanmasını istedi. Süleyman Kefe'ye atandı ama taht kavgasının kızıştığı bir dönemde gelen bu atanma da şehzade Selim'i memnun etmedi zira İstanbul'a uzak bir sancaktaydı ve İstanbul'da olan bitenden, zamanında haberi olmuyordu. Süleyman'ın atanmasının akabinde kendisi de Rumeli'de bir sancak istedi. İstanbul'dan bir haber gelmesini beklemeden de sancağını terk ederek Rumeli'ye doğru harekete geçti. İstanbul, Rumeli'ye ilerlemesini engellemek için Trabzon'un yanında kendisine Kefe sancağını verdiyse de kabul etmedi. Nasihat etmeleri için ulema gönderildi, fayda etmedi. Rumeli'de bir sancak talebi de İstanbul'dan kabul görmeyince, Kırım Hanı'ndan aldığı destek askerlerle beraber Rumeli'ye geldi. Aynı dönemde şehzade Korkut'ta babasından izinsiz Antalya'dan Manisa'ya geçmişti. Kardeşlerinin bu itaatsizlikleri karşısında şehzade Ahmet babasından, kardeşlerini öldürtmek için izin istediyse de Bayezid bunu kabul etmedi.

Şehzade Selim'in Rumeli'ye izinsiz geçişi sonrası Selim üzerine asker sevkedilmesi gündeme gelmişti. Selim kendisine gönderilen elçiye itibar göstererek babasına saygılarını sunmak ve elini öpmek için geldiğini söyledi ancak başkentteki Selim karşıtları bu oyuna kanmayıp üzerine Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa'yı gönderdiler. Ancak Selim taraftarı Hasan Paşa, savaşmaksızın Edirne'ye gitt. Bunun üzerine bizzat Bayezid Selim'e karşı harekete geçti. Ancak savaş meydanında bir araya gelen baba-oğul, akıncıların ve sancakbeylerinin de etkisiyle savaşmadan bir anlaşmaya vardı. Selim, babasından şehzade Ahmet'in veliaht yapılmayacağı ve hiç bir şehzadenin diğerine tercih edilmeyeceği garantisini alıp, Rumeli'de istediği Semendire, Alacahisar ve İzvorvik sancaklarını alınca babasının elini öpüp Semendire sancağına bir vekil gönderdi.

Son kızılbaş Şah İsmail
İstanbul'dan hemen sancağına gitmesi emredilir, Selim ise yolda oyalanırken; Şehzade Ahmet, Şahkulu meselesinde asileri takip etmek yerine Amasya'ya dönünce, askerin zaten sallantıda olan desteğini tamamen kaybetti. Şahkulu ile yapılan mücadele sırasında sadrazamı Hadım Ali Paşa'nın öldüğünü öğrenen Bayezid, aynı dönemde oğlu Şehenşah'ında ölüm haberini alınca, tahttan çekilme kararı kesinleşti ve şehzade Ahmet'e haber gönderildi. İstanbul'daki bürokratlar zaten şehzade Ahmet'i destekliyorlardı. Bayezid, Selim'i destekleyen Rumeli Beylerini çağırttı ve şehzade Ahmet'in hükümdarlığına karşı çıkmayacaklarına dair söz aldı. Beyleri ikna etti ama yeniçeri açık açık Selim'i desteklediğini söylemediyse de "biz senin sağlığında başka hünkar istemeyiz" dedi.

Filibe'de bulunan Selim ise babasının sözünü tutmadığını öğrenince kırk bin kişilik bir ordu ile babasının, Çorlu'daki kuvvetlerinin üzerine yürüdü. Ancak yapılan savaşta Selim'in kuvvetleri bozuldu ve Selim Kefe'ye oğlunun yanına kaçmak zorunda kaldı.

Yeni sadrazam Hersekzade Ahmet Paşa, tüm askerin Selim'den taraf olduğunu söyleyip verilen söze sadık kalması için  padişaha ısrarcı olduysa da  fayda etmedi ve tez gelmesi emredilen Ahmet İstanbul'a vardığının ertesi günü tahta çıkarıldı.

Bayezid-i Veli
Ama Hersekzade haklıydı. Ahmet'in hükümdarlığını tanımayan yeniçeri, isyan çıkartıp devlet ileri gelenlerinin evini yağmaladı. Bayezid'ten tahtı terketmemesini, Selim'i de veliaht ilan etmesini istediler. Bunun haberini alan Ahmet tahtı bırakıp Anadolu'ya döndü. Ahmet yandaşı İstanbul bürokratları bunun üzerine, Selim gelmesinde ne olursa olsun diyerek Korkut'a haber saldılar ancak Korkut'a hürmeti olan yeniçeriler, veliaht olarak Selim'den başkasını tanımayacaklarını söyleyince, artık bir hükmü ve nüfuzu kalmayan Bayezid, Selim'i İstanbul'a çağırdı. Başta tahttan çekilmekten vazgeçtiğini söyleyerek Selim'i İran üzerine yapılacak sefere serdar tayin etmek istesede Selim, 'ordunun başında hünkar olur' diyerek tahtı açıkça istedi. Tüm askerin ve bazı devlet adamlarının da Selim'den taraf olduğunu gören Bayezid, tahtı oğluna terketti. Selim, 24 Nisan günü tahta çıktı, bir ay sonra 23 Mayıs'ta da cülusunu dağıtıp saltanatına başladı.

Oğlunun cülusunun ertesi günü Dimetoka'ya doğru yola çıkan Bayezid ise, Çorlu civarında aniden vefat etti. Kimilerine göre, kalbi ve ihtiyar bedeni yaşananlara daha fazla dayanamayarak iflas etti, kimilerine göre ise Selim, yenilmiş eski hünkarının yemeğine zehir kattı.

Sonuçta Bayezid, oğlu tarafından tahttan indirildikten 3 gün sonra vefat etti; bir yıla kalmadan iki oğlu Ahmet ile Korkut'ta babaları ile aynı kaderi paylaştılar.

Selim, sekiz kardeşinin arasından sıyrılarak ve muhtemelen baba katili olarak, tahta hakim olmayı başarmıştı. Çok sert ve acımasız olduğu söylenen, eline baba ve kardeş kanı bulaşan Yavuz Sultan Selim'in, devletin selameti için başka şansı olmadığı ve özellikle de Korkut'un ölümünün ardından uzun süre üzüntüden kendine gelmediği, hatta geceleri odasından ağlama sesleri geldiği, dolaşan rivayetler arasındadır.


Her güne bir cümle:

Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir. 
                                                                                                             Blaise Pascal

10 yorum:

  1. En üstteki resim yavuz değil şah ismaildir. Osmanlıda taç yoktur

    YanıtlaSil
  2. En üstteki resim Çaldıran Zaferi sonrasında Yavuz Sultan Selim'in temsili bir portresidir. Doğrudur, Osmanlı kültüründe taç ve küpe yoktur; ancak Yavuz Sultan Selim'in üzeri aynı taç gibi taş işlemeli bir başlık etrafına kefenini sardığı bir kavuğu ve sol kulağında bir küpesi vardır. Şah İsmail'in Çaldıran bozgunu öncesini temsilen yapılmış bir portresini de ekliyorum sayfaya..

    YanıtlaSil
  3. kusura bakmayın ama rivayetlerle tarih yazılmaz.

    YanıtlaSil
  4. kusura bakmam tabii ama bu konuda rivayetten bol bişey yok zaten... asıl mesele Osmanlı'da bu tip portrelerin gerçek zamanlı olmaması.Yavuz Sultan Selim'in döneminde kimse onun portresini yapmadığı için bunun gerçeği yansıtıp yansıtmadığını tabii ki kimse bilemez. Yapan ressam bunu Şah İsmail diye çizmiş, sonradan portre söz konusu küpe ve taşlı sarık nedeniyle Selim Han'a atfedilşmişte olabilir; ancak her iki durumda da kanıt yoktur.
    Ayrıca benim tarih yazmak haddime değil, ben sadece hikaye anlatıyorum.. Yalnızca biraz gerçekçi olsun diye uğraşıyorum o kadar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim şahsi görüşüm, tarihi hikayeleştirmektense hiç yazmamak daha evladır.

      Sil
  5. son bölümdeki 8 kardeşin arasından sıyrıldı muhtemelen baba katili elinde kardeş kanı gibi ifadeler hiç hoş değil ve taraflı yorumlar.iki kardeşiyle taht mücadelesi vermiştir bu sebeple 8 kardeşten bahsederek sanki hepsini yavuz öldürmüş gibi bir algı yaratıyosunuz,

    YanıtlaSil
  6. babasına gelince zaten hükümdarlığı devretmiş inzivaya çekilmeye giden babasını niye zehirlesin saçmu bir şüphe bu.abilerinide yazınızda belirttiğiniz üzre devlet büyüklerene mektup yazdırtmış yavuzu tahttan indirelim(yani öldürelim)sen tahta geç dedirtmiş onlarda olumlu cevap verince ölmemek için ve en önemlisi devletin bekası için abilerini öldürmek zorunda kalmıştır.YAFES

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kardeşim Ne Malum asker toplayıp geri dönmeyece sonuçta oglu indirdi tahtan Malup olanın içinde tek bir şey olur oda İNTİKAM kesin Dimetoka ya varmadan bitmelidir bu iş felan demiştir kime öldürttüyse KISACA GENÇ ASLAN YAŞLI ASLANI ÖLDÜRDÜ O ZAMANIN KANUNU ÖYLEYMİŞ İŞTE

      Sil
    2. Ahahahahss muhteşem yüzyıldaki repliğin aynısını yazmış. Bakarak mı yazdın ezberden mi 😂

      Sil
  7. FATİH DÖNEMİNDE ZATEN ŞEHZADELERİN ÖLDÜRÜLMESİ ÇIKARILAN KANUNNAMEYİ ALİ OSMANİYE İSİMLİ KANUNLA RUTİNE BAĞLANMIŞTIR,YANİ YAVUZUN YAPTIĞI GİBİ Bİ TAKIM DENEMELERLE SADAKATİ NİYETİ ÖĞRENİLMEDEN TAHTA GEÇEN HÜKÜMDAR TÜM ERKEK KARDEŞLERİNİ ÖLDÜRTE BİLİYORDU,BUNUDA TABİ ZEVK İÇİN VEYA İKTİDAR HIRSIYLA DEĞİL DEVLETİN BİRLİĞİ BOZULMASIN DEVLET ERERJİSİNİ TAHT MÜCADELESİYLE HARCAMASIN DİYE YAPILMIŞTIR.Yafes D.

    YanıtlaSil